20120226

Keşke Eskilerde Yaşasaydım!

Küçükken insanları sevmeyi öğretmişlerdi hatırlıyorum yarım yamalakta olsa. Büyük sözü dinlerdik biz. İnanmayı öğretmişlerdi, sonra sevdiklerimizin arkasında durmayı... Düştüğünde tutup kaldıracak kadar yakın olmayı ve düştüğünde tutup kaldıracak kadar yakın olacak dostlar bulmayı. ''Kol kırılır yen içinde kalır'' derdi babaannem hayal meyal hatırlıyorum. ''kendi söküklerini kendin dikmeyi öğren'' sonra ''dimdik dur bizim gibi olmada sen başta kocana yar, çocuklarına ana ol'' derdi. Dedemde dua etmeyi öğretirdi bana ''yer gök duayla ayakta durur sen sadece ona sığın'' ''sen gönülden istersen allah kabul eder dualarını, affına sığın yeter'' derdi. ''Sadık ol, kırma, inciltme kimseyi. Allah her kulunu özenerek yaratmış hor görme, sen sev kızım insanlar sana kötülük etsede sen sev mutlaka bir gün ödüllendirileceksin'' derdi. Ben hiç unutmadım sevdim, inandım, hep dua ettim. Kırıldım, incindim sapıttım belki zaman zaman ama dönmeyi bildim. Yolun yarısında hep yaradana sığındım, göstermedim insanların ayıplarını. Kalbimin kanattıkları köşelerine yama yaptım diktim işte söküklerimi, tırnakladılar derin izlerini kanattılar, çekinmediler. Yüzüme kustular kinlerini... Örtmediler ayıplarımı... Ben sadece dinledim düşerler diye arkalarında durdum tutunacak bir omuz oldum bastırdılar omuzlarımdan. Ben yine kimseye yenilmedim hep sadık kaldım göstermedim izlerimi dimdik ayakta durdum belli etmem yine üzmem sizi asla ama bugünlerde ben çok yorgunum. Ben bir yerde yanlış mı yaptım? Benim kadar şanslı değilmiydi o zamanlar çocuklar yada hiç öğretilmedi mi bunlar? O zamanlarda insan dedikleri bizler miydik?, yoksa biz insanlığı sizinle birlikte mi gömdük? Bu aralar benim aranızda uyumaya ihtiyacım var sadece karşılıksız sevilmeye dualarla uyutulmaya, o kadar masum olmaya ihtiyacım var. Her sevdiğimde bi kanadımı kırıyorlar dede..

20120224

Piyano'nun Kardeşi

Dezsö Ranki / 12. Uluslararası Antalya Piyano festivali Liszt gecesinden...


Çok küçükken müziğe ayrı bir ilgim vardı hayal meyal hatırlıyorum. Eş-dost bu kız konservatuvar okuyup, bir gün ünlü bir piyanist olduğunda konserlerine gideriz diye anneme takılırlardı. Piyano ile çalınan müziklerin hepsinin yeri ayrıdır bende. Seviyorum dinlemeyi çok farklı yerlere götürür beni, bittiğinde ise geri dönmesi zor olur benim için. 

Babam Türkiye'ye geleceği zaman ne getireyim kızım, ne istersin? diye sorardı. Ben her defasında piyano derdim (sanki oradan buraya taşınması mümkünmüş gibi.Çocukluk işte..). Sonra bir gün İstanbul'a babamı karşılamaya gittiğimiz de onu uzaktan görür görmez elinde kocaman bir paket olduğunu gördüm (piyano taşınmazdı ama umut işte :P). Önce koccaman bir sarıldık, sonra al kızım bu senin dedi. Boyumdan büyük paketi açmak zor oldu benim için, bir o kadar da heyecanlıydım. İçinden piyanonun küçük kardeşi çıkmıştı (org). O kadar mutluydum ki bir an önce eve gidip onu hiç uyumadan sabahlara kadar deli gibi çalmak istiyordum. Öyle de oldu. O yaşlarımda, o ne çaldığım belirsiz akıl almaz bestelerimi sabırla dinleyen herkese teşekkürü borç bilirim. :)


Görüldüğü üzere org yıllardan beridir çalışma masamın üzerinde. Hiç kaldırmadım onu oradan. Şuan çalışmıyor o ayrı mevzu. :) Olsun. Ben onu her gün orada gördükçe babama olan sevgim kat be kat artıyor.

20120221

Zara Çocuk Giyim


Bayılıyorum Zara'nın çocuk giyim katına. 8 yaşında bir kız kardeşim olduğu için bazen onu da alır tutarız mağazanın yolunu. Hepside birbirinden şahane ama yukarıda ortadaki kombin beni benden aldı. :) Görür görmez ısırasım geldi (biraz hırpalayarak severim çocukları), neyse sonra hemen geçti.:)



Büyümüşte küçülmüşler. :)


İnsan Zara'ya gidince Kızım/Oğlum olsa da süslesem istiyor. :)

20120219

...

Hayatım boyunca herhangi bir insandan nefret edecek kadar tiksindim mi ya da tiksinecek kadar nefret ettim mi bilmiyorum; olduysa bile gelip geçmiştir, kalıcı olmamıştır. Kinci bir insan değilim, parlar ve sönerim. Bu da babamdan aldığım nadir özelliklerden sanırım.


Hayat dediğimiz 60-80 sene içinde, hayata ne verirsen onu aldığını düşünürüm bazen. Sen kustukça, kusarlar yüzüne; sen küfrettikçe küfür yersin, arkadan konuştukça arkandan konuşurlar; negatifsen mükafatın negatiftir: ektiğini biçersin.


Ben mükemmel bir insan değilim; hatalarım yüzünden acı çektiğim zamanlar oldu, yaptıklarım için hiçbir pişmanlık hissetmediğim zamanlar da; herkes gibi... İlgiye boğduğum zamanlar, ilgi istediğim zamanlar, kabuğuma çekildiğim zamanlar, kabuğa gitmek istemediğim zamanlar… Etrafımdaki insanlara neysem,nasıl hissediyorsam o an, öyle davrandım nabza göre şerbet vermek yerine. Gelip gidenleri bir kenara bırakırsak, hayat beni, neysem öyle seven onlarca dostla ödüllendirdi bence bu yüzden; yıllanmış, yıllanacak, biricik dostlarla. O yüzden, giden gitsin; gitmek isteyeni tutamazsın, bir de sen “sen” olduğun için gidiyorsa, zaten tutmamalısın.

20120217

Sabah Sürprizi



Kar'ı severim ama tamam artık yağmaz (yağmasın) dediğim zamanlarda karşılaşmak pek hoşuma gitmiyor. Zaten yağdın bu sene yağacağın kadar hala devam etmenin bir lüzumu yok. Doğrusu senenin ilk karı kadar heyecan verdiğini söyleyemem. :)



Tamam iyisin hoşsun da camın arkasından daha güzel görünüyorsun. Zaten soğuğu sevmiyorum, mecbur çıkmam gerektiği zamanlarda da eziyet etme bana. :)



Her sene mutlaka düşen ben, bu sene yeri öpmediğim için çokça mutluyum. Daha bittiğini söyleyemem tabii, bu sabah düşmediysem daha da düşmem. :) Hiç kaymayan bot istiyorum, şöyle karda kışta salına salına yürüyebileceğim bir bot. Bilen varsa söylesin, bu eziyetten kurtulayım, karla aramı düzelteyim. :)

20120215

Bu yataksa ben nerede yatıyorum ?


Sence de harika değil mi? Bunu dün gördüm yattığım yer dikenlik oldu.:)
Yine de yatağıma haksızlık yapmamalıyım. Sonuçta bütün gün gözümde tütüyor, en çok onu düşünüyorum. :)

20120214

Saniyeler..

Çok mutlu anlardaki problemin ne olduğunu buldum. -Ben zaten her şeydeki problemi bulurum.- O an o kadar çok mutlu oluyorum ki o mutluluğu aslında ne kadar az yaşadığımı ve nasılsa onu kaybedeceğimi, belki bir saat sonra aynı şekilde hissedemeyeceğimi düşünüp mutlu anımın tam ortasında üzülmeye başlıyorum. Tam en güzel yerinde. Bundan daha büyük bir lanet var mıdır bilemiyorum ama yine de çok mutluanları seviyorum. Zaten genel bir mutluluk haline inanmadığım için mutluluğun değil de mutlu anların varlığı bana çok daha mantıklı geliyor. O denli kısa süren bir şeyi bile mahvedebiliyorum tabi, orası bambaşka bir mevzu ama yine de mahvetmeden önceki kısacık vay be mutluyum saniyeleri hayattaki en değerli şeylerden benim için. Saniyeler, saniyeler..

20120213

Mini Konser

           
Öyle güzel çalıyorlardı ki videoya çekmeseydim ayıp olurdu.:) Bir anda alıp başka bir yere, başka bir tarihte buluyorum kendimi böylesine güzel çalınan parçalarda, manyak gibi hipnotize olmuş gibi dinledim alışveriş merkezindeki bu mini konseri. Çalarken eğlenmeleri, severek çalmaları daha da mutlu ediyor insanı. Onlar da farkındalar bizi cezbettiklerinin:), yaptıkları şey çok çok güzel. Böylesini gördükçe merakım, ilgim daha da artıyor, tamamıyla büyük aşk yaşıyorum.


Yakından da görebilmeniz için:)


Meraklı gözlerde oldukça çoktu.:)



Sevgililer günü de yaklaşmışken değinmeden geçemedim. Bun Design da Nuxx gibi severek ve ilgiyle takip ettiğim bir marka. Renk renk çeşit çeşit aksesuarlar arasında insan kendini kaybedebiliyor.Özellikle birisine hediye alacağım zaman hemen imdadıma koşuyor ve hediye aldığım kişiyi de acayip mutlu ediyor.:)


Bun Design mağazalarında kendimizi kaybetmemek çok zor.:)


Başım sıkışınca bir büyüğe danışırım. -70'lik rakı-  Esprili tşörtlere de yoğun ilgi vardı.:)


E bu parça da sevip-sevilenlere gitsin.



20120211

Hayal pazarı

Bir hayal kurdum... Çok olası, neden olmasınlı, nasıl olsunlu bi hayal... Harcına bolca senden koydum, temeline ben, üstüne kader...

20120209

Don

Don, külot'un kibarcası, bazı bölgelerde pijama demek, eş sesli, çok anlamlı, fonetiği azıcık itibarsız, o meşhur kahramanın adı, havanın ayazı..

Demem o ki, insanın bi adı var, bi yüzü, binlerce sureti. Tıpkı kelimeler gibiyiz. Yanımıza birini koyunca iyi, başka birini koyunca kötü olmak an meselesi... Durduğun yer, uyandığın saat, konuştuğun adam, okuduğun cümle bile başka insan yapar seni... Ben bu sabaha şahane bir cümle ile uyandım. Biliyorum güzel geçecek...
"Kardeşim sen düşünceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünürsün gülistan olursun. Diken düşünürsün dikenlik olursun. " Hz.MEVLANA -

20120207

Erkekler etek giysin mi ?




Sartorialist yazmış ben yazmasam olur mu ? Etekli erkekler birgün normal durur mu ?

20120206

Böyle de bir şey var..

Kızamıyorum. Hakkaten bak deniyorum. Uğraşıyorum. Mantıklı nedenler de buluyorum ama, hayatımdaki kimseye iki günden fazla sinirli duramıyorum. 


Biri iyi işte yaşamına yıl katar diyor, diğeri bu yaptıklarına nasıl tepkisiz kalırsın diye yokluyor. Yok. Kızma genim eksik benim. Birini sevdim mi tam seviyorum, silmek için daha güçlü bir silgi verin.:)

20120203

Uyusak

Sabah uyanıpta, günlerden Cuma olduğunu farketmenin mutluluğu paha biçilemez. Bir üst düzey mutluluk günlerden Cumartesi olduğunu farketmek. Erken saatte işe giderken, sabah yürüyüşüne yada koşuya çıkanları görünce şaşmamak ne mümkün. Spor dediğin bence 9'dan önce yapılmaz. O sıcacık yatağa büyük haksızlık.



Evet çok uykum var, bu yazı özlem duyduğum sabah uykusuna ithafen yazıldı. Özellikle kışın erken kalkmak, çok zor, fazla değil sadece 9'a kadar uyumak istiyorum. Bütün işyerleri 10'da açılsa ne güzel olur. :)

20120201

Bir Yaşıma Daha Girdim

Bir yaşıma daha girdim.:) Çoğunlukla bizi şaşırtan olaylar karşısında söylediğimiz bu söz bugün gerçek anlamını buldu bende.

Evet.. Bir yaşıma daha girdim. Bugün benim doğum günüm.

Bu sefer bir değişiklik yaptım. Yine sizler için. Yine sizleri düşünerek. Biliyorum beni çok sevdiğinizi. Bu yüzden saat 00.00 olduktan hemen sonra doğruca koştunuz Facebook duvarıma doğum günümü kutlamak için ama o da ne? A aaaa!!! Duvarım kapalı. İşte o yüzden bu yazıyı yazdım sizler için.

İstedim ki bir değişiklik yapalım. Klasik Facebook doğum günü kutlama adetini bozalım. O yüzden sizleri buraya davet ettim.Şimdi siz benim duvarıma yazacaksınız. Daha sonra ben yeni paylaşımlar yapacağım. Sonra senin kutlama mesajların kaybolup gidecek. Altlarda ezilecek. Olmayacak. Aldığı hediyeyi beğenmeyen doğum günü çocuğu triplerine gireceğim. O yüzden sizlerin Facebook duvarıma yazacağınız tebrik mesajlarınızı ahada bu yazının altına yazmanızı isteyeceğim. Çok mu şey isteyeceğim? He?

Ha sen dersinki Pınar ben kuru kuru mesajla yetinmek istemem. Bu yazıyı okuduktan sonra bloguna üye olayım da benimde katkım olsun. Elini mi tutacağım canım. Sevinirim üstelik :)


NOT: Bugünü benimle yaşayan Babamın, Metin ve Yılmaz abilerimin de doğum günlerini buradan kutluyorum. İyi ki varsınız. Sizleri çok çok seviyorum..

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...